İman: İman, Peygamber Efendimiz (s.a.v)in Allahu Teala tarafından getirip tebliğ buyurduğu hususların tamamını kabul ve kalben tasdik etmektir. İman, bu kalbi tasdikten ibarettir. Fakat kişinin, hayatında ve ölümünde kendisine müslüman muamelesi yapılması için kelimei-i şehadeti dili ile söyleyip kalbi ile tasdik etmesi şarttır.
İmanın Şartları:
- Allahü Teala'ya inanmak
- Meleklerine inanmak
- Kitaplarına inanmak
- Peygamberlerine inanmak
- Ahiret Gününe inanmak
- Kadere inanmak
İman bu altı şarttan birini kabul etmeyen, hepsini inkar inkar etmiş sayılır. Mesala, imanın beş şartını kabul edip, ahirete inanmayan kimse mü'min olamaz
Allahu Teala'ya İman:
İmanın altı şartından birincisi, Allahu Teala'ya iman etmektir. Şöyle ki; Allahu Teala vardır. Onun zatı,bütün kemal sıfatları ile muttasıf (yani, bütün güzelliklere eksiksiz olarak sahip),bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve uzaktır.
Meleklere İman:
İmanın ikinci şartı meleklere imandır. Melekler nurdan yaratılmış,istedikleri suret ve şekillere girebilen ruhani ve latif varlıklardır. Meleklerde erkeklik veya dişilik yoktur.Onlar,emir olundukları şeylerde Allah'a isyan etmezler. Yorulup usanmazlar. Yemek içmek gibi ihtiyaçları yoktur. Kimi gökte kimi yerde kimisi de arşta vafizelidir. Sayılarını ancak Allahu Teala bilir. İçlerinden dört büyük melek, meleklerin peygamberidir.
- cebrail
- mikail
- israfil
- azrail
Ayrıca her insanda, 384 vazifeli melek vardır. Bunlar dan Kiramen Katibin melekleri insan ne yaparsa onu yazmakla vazifelidir.
Kitaplara İman:
İmanın üçüncü şartı kitaplara inanmaktır. Allahu Teala,kendi iradelerini,emirlerini,nehiylerini,hikmetlerini kullarına bildirmek için zaman zaman peygamberlerine kitaplar indirmiştir. Cebrail (a.s.) vasıtası ile peygamberlere vahiy olarak gönderilen kitap ve suhufun (sayfaların) adedi 104'tür.
Suhuf (Sayfalar)
- 10 Suhuf, Adem Aleyhisselam'a
- 50 Suhuf , Şit Aleyhisselam'a
- 30 Suhuf, İdris Aleyhisselam'a
- 10 Suhuf, İbrahim Aleyhisselam'a
Kitaplar
- Tevrat, Musa Aleyhisselam'a
- Zebur, Davut Aleyhisselam'a
- İncil, İsa Aleyhisselam'
- Kur'an-ı Kerim Peygamber efendimiz MUHAMMED MUSTAFA'ya (s.a.v.) gelmiştir.
Kur'anın gelmesiyle ilk üçünün hükmü kaldırılmııştır. Kur'an-ı Kerim 114 sure,6666 ayettir. İki durak arasına bir ayet denir.Kur'an ın bir harfi dahi değişmemiştir. Dünyadaki bütün Kur'an'lar aynıdır. Kur'an-ı Kerim ebediyen Allah'ın himayesinde olup değişmeyecektir.
Peygamberlere İman:
İmanın dördüncü şartı peygamberlere inanmaktır. Peygamberler, Cenab-ı Hakk'ın,şeriatini,emirlerini,yasaklarını,haberlerini kullarına bildirmek için gönderdiği mümtaz zatlardır. Peygamberler insanları, Allah'a şirk koşmak ve puta tapmak gibi dalaletlerden kurtarmaya, inananları hem dünyada hem de ahirette saadete erdirmeye vesiledir. İnsanların akılları gerçek kurtuluş yolunu bulmakta yetersiz olduğundan Hazreti Allah, kullarının ebedi saadeti ve doğru yolu bulmaları için rehber olarak peygamberler gönderilmiştir. Peygamberler, Allah tarafından mucizelerle kuvvetlendirilmiştir; Allah'ın izni ile bir çok harikulade yani eşi görülmemiş ve olamaz diye bilinen şeyler, onların elinde kolayca olmuştur.
İlk insan ve ilk peygamber Adem Aleyhisselam'dır. İşte bunun içindir ki, yaratılışı itibariyle üstün bir varlık olan insanın,aslı,bazı yanlış düşünenlerin iddia ettiği gibi maymun değil;yine insandır. Esasen ''İnsanın aslı maymundur'' maymundur diyenlerin batıl iddiasını, asrımızın inkişaf eden ilmi ve fenni kökünden çürütmüştür. Hiç şüphesiz bilinmelidir ki, bizim aslımız maymun değil; Cennetten gelen ve tertemiz Hazret-i Adem ile Hazret-i Havva'dır
Ahiret Gününe İman:
İmanın beşinci şartı ahiret gününe imandır. Sur'un üflenmesi, bütün ölülerin dirilip kabirlerinden kalkması, amel defterlerinin kendilerine verilmesi ve mahşer meydanında toplanıp sual ve hesaba çekilmesi ile mizan,şefaat,sırat,kevser,cennet ve cehennem gibi ahiret hayatına ait hususlara inanmaktır. Ahiret,bu dünyadan sonraki sonsuz hayattır. Allahu Teala,bu dünyayı ve bütün varlıkları geçici bir zaman içinde yaratmıştır. İsrafil Aleyhisselam birinci suru üfürmesiyle kıyamet kopup bütün canlılar ölecek,dünya ve dünya dışındaki her şey parçalanıp yok olacaktır. İkinci surun üflenmesi ile de mahlukat yeniden dirilerek hesap vermek için mahşer yerine toplanacaktır. Mahşerde Allah'ın huzurunda bütün insanlar ve cinler yaptıklarından hesaba çekilecek, haklı,haksızdan hakkını alacaktır. Hesap işi bittikten sonra iyiler Cennet'e,kötüler Cehennem'e girecektir.Mü'minler Cennet'te Cenabı-Hakk'ın cemaalini göreceklerdir. Ahirete inanmayan,Allah'a ve peygambere de inanmamış olur.
Kader ve Kazaya İman
İmanın altıncı şartı kadere inanmaktır. Kader ve kaza meselesi bazen zor anlaşıldığından kolay kavrayabilmek için,önce insandaki irade-i cüz'iyye'yi izah edelim. İrade-i cüz'iyye: Cenab-ı Hakk'ın kuluna verdiği mahdut bir salahiyet ve tercih hakkıdır. Fakat ehemmiyeti pek büyüktür. Zira insan,iradesini hayra sarf ederse Mevla hayrı,şerre sarf ederse şerri yaratır. Bu itibarı ile insan Cenneti'de Cehennemi'de bu irade ile kazanır. Evet Halık(Yaratıcı) yanlız Allahu Teala'dır. O dilemezse o yaratmazsa hiçbir şey olmaz. Şu kadar ki , kul kasib yani isteyip çalışan,Mevla ise Halik yani yaratan'dır.
İnsana verilen irade-i cuz'iyye otomobilin direksiyonu gibidir. İnsan direksiyonu ne tarafa çevirirse otomobil o tarafa gider. Bu sebeple , isyan içinde olan bir kimse ''Ben ne yapayım, Allah böyle dilemiş,böyle yaratmış'' deyip mes'uliyeti üzerinden atıp sıyrılamaz. Evet,Allah dilemiştir ama,kulun iradesi ve çalışması bu yolda olduğu için dilemiştir. Zaten kulda,böyle bir irade-i cuz'iyye yani tercih hakkı olmasaydı,Cenabı-ı Hak kuluna zorla bir günahı yaptırıp,sonra da cezalandırmaktan münezzehtir.
Kader:Kader ilahi programdır; ezelden ebede kadar hayır ve şer-iyi kötü- meydana gelecek bütün hadiseler hakında Cenabı-ı Hakk'ın kendi ilmi icabı bilip irade ve taktir buyurmasıdır
Kaza: Kaza, Cenabı-Hakk'ın ezelde takdir buyurduğu hadiselerin, zamanı gelince ilim ve iradesine uygun olarak meydana gelmesidir.Mesala;herhangi bir insanın falan günde dünyaya gelmesini Aallahu Teala'nın ezelde dilemiş ve takdir etmiş olması bir kaderdir. O insanın takdir edilmiş günde yaratılması kazadır.